Ebeveynlerin Etkisi

Anne ve Babanın Kişilik Özelliklerinin, Çocukların Karakter Özellikleri

Üzerindeki Etkisi

Çoğunlukla gözlem yoluyla öğrenen çocuklar ne görüyorlarsa onu aynen gördükleri şekilde benimseyeceklerdir. Örneğin; anne korkularıyla boğuşuyorsa çocuk da korkularıyla boğuşacaktır. Baba öfkesini kontrol edemiyorsa çocuk da öfkesini kontrol edemeyecektir. Çocuklar doğdukları andan itibaren her anlarını birlikte geçirdikleri ebeveynlerinin kişilik özelliklerinin birçoğunu farkında bile olmadan benimsemektedirler. Bu durum özellikle de çocuğa bir birey olarak yaklaşılmadığı "O zaten çocuk, bir şey anlamaz." düşüncesinin hakim olduğu ailelerde gerçekleşmektedir. Çocukların birçoğu korkularını, şiddet uygulamayı, dedikodu yapmayı, ayrımcılık yapmayı, kin beslemeyi, duygularını ve düşüncelerini açıkça dile getirememeyi, yalan söylemeyi, kendisini ve / ya da diğerlerini aşağılamayı, kıskançlığı vb. davranış ve tutumları maalesef ki ebeveynlerinden öğrenmektedir.

Ebeveynlerin bu gerçeği kabullenmeyi reddetmesi ise bu durumun çocuğun karakter gelişiminin olumlu yönde ilerlemesi açısından bir an önce değiştirilip iyileştirilmesini engellemektedir. Örneğin; Misafirlik esnasında çocuğun yanında dedikodu yapılması, ailenin her şeye karşı aşırı evhamlı oluşu, ailenin duygularını net bir şekilde ifade etmek yerine onları bastırmayı ya da yanlış / sağlıksız bir şekilde ifade etmeyi tercih etmesi, ailenin sosyal statü / dış görünüş / din / ırk / cinsiyet vb. durumlarla ilgili ayrımcılık içeren düşüncelerinin olması ve bu doğrultuda davranışlar sergilemesi, ailenin yıkıcı eleştiri yapması ve cezalandırıcı bir tutum benimsemesi, ailenin problemlerden kurtulabilme amacıyla yalana başvurması gibi pek çok faktör aslında ebeveynlerin bile kendi hayatlarında normalleştirdiği durumlardır.

Tüm bu davranışlar, onlar için o kadar rutin bir hale dönüşmüştür ki onlar bunların olumsuz, sağlıksız davranışlar olduğunu fark edebilecekleri noktayı çoktan kaybetmişlerdir. Bu tür olumsuz davranışların normalleştirildiği bir aile ortamında tabii ki de çocuklar da bunları normal davranışlar olarak algılayacak ve bu davranışları benimseyeceklerdir. Örneğin; Eşini kıskanan bir kadın, eşinden bu kıskançlığını saklamakta ancak yinede ondan gizli bir şekilde telefonlarını, özel eşyalarını karıştırmaktadır. Arkadaşlarına ise bu kıskançlığını "Ne yapabilirim? Onu çok seviyorum ve kıskanıyorum. O sadece benim, onu kimseyle paylaşamam." ifadeleriyle açıklamaktadır. Annesinin tüm bu davranış ve düşüncelerine tanıklık eden çocuğun bir gün kardeşi olduğunda aynı kıskançlığı ona karşı göstermesi ve bu durumu da kendi içinde "Ne yapabilirim? Onları çok seviyorum, onlar sadece benim ailem. Onları kimseyle paylaşamam." düşüncesiyle normalleştirmesi ise yüksek ihtimaldir.

Annesinin kıskançlığını saklamasını, bunu açıkça dile getirip çözmekten kaçınmasını  ve işlerini gizli gizli yürütmesini ise yine aynı şekilde benimseyecektir. Çocuk, kıskançlığını gizli tutmaya çalışacak, her şey normalmiş gibi davranacak ve ailesinin olmadığı anlarda ise kardeşini çimdikleme, kardeşine vurma, kardeşinin eşyalarına zarar verme gibi davranışlar sergileyecektir. Buradaki örnek çocuğu sadece bu şekilde etkilemekle kalmayacak; kadının eşine olan güvensizliği, çocukta "Annem, babama bile güvenmiyorsa demek ki gerçekten insanlara güvenmek zor olmalı. Demek ki insanlara güvenmemeliyim." düşüncesini oluşturacaktır. Bu da çocuğun, diğer insanlardan sürekli olarak bir kötülük beklemesine, gerçekleri göz ardı etmesine ve her davranışta bir art niyet aramasına neden olacaktır.

Çocuklarının bir birey olduğu gerçeğini fark edemeyen ve kabullenemeyen aileler, çocuklarının bazı davranışlarıyla baş edemedikleri anda yıkıcı eleştiriye ve cezalandırma yöntemine başvurmaktadır. Bu o kadar sağlıksız bir yaklaşımdır ki çocuğun hem ruh sağlığına hem de karakter gelişimine bir hayli zarar vermektedir. Örneğin; Yemeğini yanlışlıkla döken, ev içerisinde kazayla eşyaların kırılmasına neden olan, sınav sonucu kötü olan bir çocuğa çoğu ebeveyn "Nasıl bu kadar beceriksiz olabilirsin? Hiç mi aklın yok? Birde yaşıtlarına bak..." gibi yıkıcı cümleler sarf edebilmekte ve hatta bazıları daha da ileri gidip maalesef ki çocuklarına şiddet uygulayabilmektedir. Bu yıkıcı ifadelere ve davranışlara maruz kalan çocuk, tüm bu ağırlığın altında ezilecektir çünkü çocuğun dünyasındaki en önemli faktör ailedir, çocuklar ailelerinin kendi karakterlerine karşı söylediği her şeyi fazlasıyla ciddiye alabilmekte ve bunun doğrultusunda hareket edebilmektedir.

Çocuk "Ailem bile benim hakkımda böyle düşünüyorsa o zaman diğerleri de böyle düşünecektir. Ben işe yaramazın tekiyim. Hiçbir şeyi beceremiyorum, beceremeyeceğim de." düşüncesini bilinçaltına kodlayacak ve bunun sonucunda ise kendisini toplumdan, sosyal aktivitelerden, başarılı olabileceği alanlardan bile geri çekecektir çünkü sürekli olarak bir aşağılanma korkusu ve kaygısı içerisinde olacaktır. Çocuğa şiddet uygulandığında ise çocuk cezalandırılmayı öğrendiği kadar cezalandırmayı da öğrenmektedir. Yaptığı her hata -çoğu zaman bunlar hata bile değildir sadece ebeveynleri bunları hata olarak değerlendirmektedir- sonucunda şiddete maruz kalan çocuk "Demek ki insanlar hata yaptığında onlarla konuşmak yerine onlara şiddet uygulamalıyım." düşüncesini benimseyecektir.

İnsanlar; duygularını açıkça dile getirmeyi bilmedikleri için, öfkelerini kontrol edemediıkleri için şiddete başvurmaktadırlar. Örneğin; Anne, "Yemeğini yere döktüğün için çok sinirlendim." demek ve o anki duygusunu açıkça ve sakince ifade etmek yerine şiddete başvurduğunda çocuk da duygularını açıkça ifade edip rahatlamayı ve çözüm bulmayı değil, şiddete başvurmayı ve yıkıcı olmayı benimseyecektir. Örnek olarak; Küçük kardeş biberonunu yere fırlattığında büyük kardeşin hemen onun yanına koşup koluna vurması gösterilebilir. Bu durumu gören anne ya da babanın büyük kardeşe kızması ve hatta şiddet uygulaması ise durumu daha da kötüleştirecektir. Büyük kardeş bu duruma hiçbir şekilde anlam veremeyecektir, o doğru olanı yaptığını düşünmektedir çünkü kardeşinin koluna vurması aslında tam olarak ailesinden öğrendiği bir davranıştır.

Bu davranışın altında ailesinin benimsediği "Hata yaparsan sonuçlarına katlanmak zorunda kalır ve cezalandırılırsın." düşüncesi yatmaktadır. Ancak bunun sonucunda cezalandırılan yine kendisi olan çocuk bu sefer haksızlığa uğramış hissedecek ve ailesine özellikle de küçük kardeşine karşı nefret, öfke besleyecektir. Aslında benimsenmesi gereken, herkes için sağlıklı ve faydalı olan tutum; olaylar istenmediği bir şekilde geliştiği zaman çocuğun kişiliğine ya da bedenine saldırmak yerine, olayı çözme amaçlı birlikte çözüm üretme yolunu seçmektir. Böylece çocuğun kişiliği de beden sağlığı da zarar görmemiş olacak ve aile ile çocuk arasındaki iletişim ve bağ da bu doğrultuda güçlenecektir. Örneğin; Çocuk, yemeğini masaya döktüğünde, annesi ona bir adet bez ve yeniden bir tabak yemek vererek; "Hadi buraları da temizleyelim canım." dese çocuk kendisini istenmeden yaşanmış bir kaza sonucunda kötü hissetmeyecek aksine annesinin bu çözüm odaklı ve hoşgörülü tutumu karşısında iyi hissedecek ve çevresine karşı kendisinin de bu anlayışlı tutumu benimsemesi gerektiğini fark edecek ve masayı temizleme görevini almasıyla sorumluluk duygusu da gelişecektir.

Örnekler arasındaki farklara bakıldığında "Yaramaz, içe kapanık, korkak, beceriksiz, saldırgan" gibi eleştirilere maruz kalan çocukların aslında o şekilde doğmadıkları, onları bu hale getiren sebebin ailelerinin sergiledikleri kendi kişilik özellikleri ve normalleştirdikleri anormal davranışları olduğu görülmektedir. Eğer ki aileler hatayı tamamen çocuklarında aramak yerine kendi davranış ve tutumlarını objektif bir şekilde gözden geçirmeyi başarabilir ve bunun sonucunda da yanlışlarını görüp, onları düzeltme yolunu seçerlerse işte asıl o zaman çocuklarının ruh sağlıkları ve karakter gelişimleri açısından faydalı birer ebeveyn olacaklardır.

 

 

 

 

 

Pinterest
Yorum yazabilmek için giriş yapmalısınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.
You need to agree with the terms to proceed

Menü