Negatif Bakış Açısına Sahip Bireyler
Negatif Bakış Açısına Sahip Kişilerin, Çocukluk Dönemi Özellikleri ve Kişilerarası İlişkileri
Negatif bakış açısına sahip olan bireyler, her duruma karşı sürekli olarak negatif düşünmekte, hayatlarında pozitif düşüncelere hiçbir şekilde yer vermemektedirler. Bunun sonucunda ise kendilerini de, çevrelerindeki insanları da mutsuz etmektedirler. Öncelikli olarak bu kişilerin negatif bakış açısına sahip olmaları konusunda, çocukluk dönemlerinde temelleri atılan durum ve özelliklere bakacak olursak;
Ebeveynleri tarafından çoğunlukla akran gruplarıyla kıyaslanmak ve bunun sonucunda ise eleştirilere maruz kalmak,
Bilgi ve yeteneğinin olmadığı konularda bile ebeveynleri tarafından yüksek beklentilerin olması ve bu yüzden yoğun bir baskı altında hissetmek,
Hata yapmayı kötü bir şeymiş gibi algılamak ve buna bağlı olarak risklerden kaçınmak, yeni olasılıkları denememek,
Ebeveynleri tarafından karşılanmamış sevgi ve ilgi ihtiyaçları sonucunda hem dış dünyaya hem de iç dünyasına karşı daha karamsar bir bakış açısına sahip olmak,
Aşılması zor durumların ona öğreteceği dersleri ya da ona katacağı olumlu özellikleri keşfetme olanağının olmadığı bir aile ortamında yetişmek,
Çok şımartılmak ya da aşırı ilgisiz bırakılmak gibi durumlar söz konusu olmaktadır. Çok şımartılan çocuk; kendisi için sadece kolaylıkları içeren bir dünyada büyüyen çocuktur ancak zorluklarla karşılaşmamış olan bu çocuk, yetişkin bir birey olduğunda karşısına çıkan ilk zorlukta büyük bir şaşkınlığa uğrayacak, zorlukları aşmak konusunda hiçbir deneyimi olmadığı için hemen pes edecek ve kendisini büyük bir yenilgiye uğramış hissedip içine kapanarak depresif moda geçiş yapacaktır.
Aşırı ilgisiz bırakılan çocuk ise; Sevgi ve ilgisizliğin sonucunda sürekli olarak zorluklarla karşılaşacak, her şeyi tek başına öğrenmek zorunda kalacaktır. Bu çocuk, karşılaştığı zorlukları çoğu zaman aşarak gelişim sürecine devam edecektir ancak buradaki asıl püf nokta çocuğun sürekli olarak zorluklarla karşılaşması ve bunları tek başına aşmaya mecbur bırakılmasıdır. Bu, çocuğun kendi seçimi olmayacaktır. Bu tür bir durum özellikle çocuk açısından sevgi ve ilgisizlik söz konusu olduğu için çocuğun karşılaştığı zorluklardan kendisi için olumlu olabilecek dersleri çıkarmasını da engelleyecektir çünkü çocuk kendisini "zorluklarla dolu bir dünyada terk edilmiş olarak" hissedecek bunun sonucunda ise her şeye karşı nefret besleyecek ve daha karamsar birine dönüşecektir.
Sonuç olarak her iki durum da çocuğun, yetişkin bir birey olduğunda negatif bakış açısına sahip olmasında büyük rol oynamaktadır. 1. durumda çocuk; yardımlara alıştığı için tek başına hiçbir şeyi aşamayacak konumdadır ve karşılaştığı ilk zorluk onu yıkabilecek güçte olacaktır bu durum ise onun dünyaya olan tüm bakış açısını sarsacak ve her şeye dair negatif düşünceler içeren genellemeler yapmasına sebebiyet verecektir. 2. durumda ise çocuk; Kendisini sevgisiz ve ilgisiz bir dünyada yapayalnız hissettiği ve sürekli olarak her şeyi tek başına aşmak zorunda bırakıldığı için kendisine, çevresine ve olaylara karşı negatif düşünceler ve duygular barındıracaktır.
Kişiler arası ilişkilerinde çoğunlukla negatif düşünceleri yüzünden insanları kendisinden uzaklaştıran, ortamın enerjisini düşüren kişi konumunda olacaktır. Çevresindeki insanların fikirleri ya da hedefleri konusunda onlara destek olmak ve onları cesaretlendirmek yerine tıpkı kendisine yaptığı gibi onların hevesini kaçıracak düşüncelerini ifade edecek ve gün geçtikçe yalnızlaşacaktır.
Bu kişiler, yetişkinlik dönemlerinde genellikle çabuk pes etmek, sürekli olumsuzu görmek ve ona odaklanarak kendisine çekmek, kendi kendisini olumsuz düşüncelerle boğarak üzmek, sürekli olarak her şeyden şikayet etmek ve memnuniyetsiz olmak, "Karşıma bir engel çıkacağından eminim" düşüncesiyle yeni şeyler denemekten kaçınmak, hedeflerine ulaşmaya çalışmamak, kendisini geliştirebilecek aktivitelerden uzak durmak, kendisini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamak ve onların başarılarında bir yardım faktörü, kendi başarısızlıklarında ise engelleyici faktörler olduğuna inanmak gibi özellikler taşımaktadırlar.
Özellikle kıyaslamanın ve yarışın dahil olduğu durumlarda negatif bakış açısına sahip kişiler hem kendileri hem de diğer insanlar için daha tehlikeli boyuta ulaşabilmektedirler çünkü diğer insanların herhangi bir başarısızlıklarında ya da engellerle karşılaştıkları durumlarda mutlu olmaktadırlar bu mutluluğun temel sebebi ise kendilerinin, onlardan daha iyi bir konumda olduğunu düşünmelerinde yatmaktadır. Böylesi bir durum ise kişinin kalbiyle olan bağlantısını kaybetmesinde büyük rol oynayacaktır.
Maalesef ki bu durumun daha da yoğunlaştığı vakalarda; kişi, diğer insanların özellikle mutsuz olmalarına yol açmak için çaba sarf eder konuma gelecektir onların karşısına engeller çıkaracak ve onların başarısız olmalarına yol açacaktır. Bunun sonucunda ise kişi adil olmayan, sahte ve anlık mutluluklarla gün geçtikçe kendisinden daha da uzaklaşacaktır. Başkalarının başarısız ve mutsuz olması için çabalarken aslında kendisini iyileştirecek ve geliştirecek yolu tamamen kaybedecektir. Buradan da anlaşılacağı üzere negatif bakış açısına sahip olan kişiler farkında olmasalar da öncelikli olarak kendilerini mağdur etmekte ve en büyük zararı kendilerine vermektedirler.